Pencerede kırık dalgalar yayan, içimize değil,sanki ömrümüze doğan, kardeşle oynanan oyun tadında, güneşi olan günleri özledim. Okyanusları iki bölen, sabah kalkarken gününü değil,ömrünü aydınlatan güneşi. Uzak ülkelerin yakın köylerindeki, şimdi yerini saydam yeşili tatsızlıklara bırakan, o eşsiz özlenesi güneşi. …
edebiyat
BENİM KALEMİMDEN ‘TOLSTOY’
Hani tolstoy demişti ya …. ah Tolstoy sen gelince aklıma eski bir ahşap kokusunda kalan çoçukluğun gelir aklıma…. Bir annenin ve babanın erken yaşlarda ki kaybı…. Sözlerim mi daralıyor yoksa ruhum mu… Elbette bu sana ve edebi kalemine derin izler bırakacaktı ama yine de bu kadar ağır ve sancılı olmasını ikimizde istemezdik doğrusu. Sophie, o …
MAGENTA – ŞİİR , CEYDA GÜNAY ŞİİRİ
MAGENTA Orada bensiz bir düş kadar soğukken, Sızı, derin bir sızı almaz mı seni? Magenta tadı bir renk çürür mü içinde? Aklına kuru çeşme kahvesinde mi, Nakaratsız bir şarkıda mı gelirim? Cebinde iki dize özlem belirten sözlerim, Eline değerken yeniden özledin. Yar giderim ama sana kadar dedin, Değirmen önü düşüm,kızıl güneşim, Ah gidişlerin ah …
GARİP BİRİ
GARİP BİRİ Gökyüzünden sallanan Tarantula misali, bir yalnızımsı düşler ve onu takip eden hisler boşlukta su keseciği gibi sallanıyor, odasında sigara dumanını dans ettirirken sessizce ve usulca yaklaşıyordu. Umut dolu düşlere gebeydi belkide, yerleşmiş olan yalnızlık hissi vücudunda bir yer edinmenin huzuruna dalmıştı. Bundan sanki rahatsız değilmiş gibi, yalnızlığı başının altına koyup yatıyordu. Uzaklarda bir …
NAZIM HİKMET’İN ANISI , KISA HİKAYELER , HATIRALAR , BİLMEDİKLERİMİZ
Nazım Hikmet denince edebiyat dışında çok şey gelir aklımıza. Bu kimi zaman korkular eşliğinde susmaya, kimi zamansa şiirlerinin gölgesinde soluklanmaya benzer. Kimi zamanda, bahsi geçerken yüksek gölgeli ağaçlar altında bir karanfil kokusu almaya. Edilen sohbet arasında sözün Nazım Hikmet’e değmesiyle alelacele toparlamak eteğine dökülen nazım sözlerini. Derler ki ben en çok sanata değişini sevdim peki …
ARALIK KASVETİ -1
Sisli ve buğulu bir akşamdı. Karanlığın çöküşü akşama değil, sanki olmayacak sabahaydı. Gece demleniyor, usulca sisli geçişlerin arasından çekimser bir tavırla başını uzatıyordu. Bu gece sokağa ayrı bir ağırlık çöküyordu. Lambalar sönmeye yüz tutmuş bir mum edasında yanıyordu. Gecede dikkatini çeken en son şey lambalardı. . Bir kuzgunun leşi koklaması gibi kokladı havayı. Kan kokusu alıyordu. Bir …