Bu gün annesinin öldüğü gündü.21 Aralık gecesi, ciğerlerini
söken öksürüklerini, rengi kaçmış, tahtalarının arasından farelerin çıktığı, güneş
görmeyen hep geceyi andıran koridorun sonunda kulaklarını tıkayarak hıçkırarak
ağlıyordu. Annesinin hırıltılı bir sesle sanki öksürüğün ona birkaç saniye
müsaade ettiği bir anda Kemal dediğini ve bunu katlanılmaz derece sanki son
nefesini veriyormuşçasına çıkan sesiyle seslendiğini duyar gibi oldu. Yanına
koştu. Annesinin solmuş yüzünü avucunun içine alarak sanki ona iyileştirici bir
güç vermek istiyordu. Yastığa yayılmış saçlarının terden yapışmış olduğu gördü.
Griye çalan önündeki beyazlar onu melek edasıyla süslüyordu. Saçları
besinsizlikten kurumaya yüz tutmuştu. Kemal’in yüzüne değen avuçlarına dokundu.
Kemal annesinin ellerinin ne kadar da güçsüzleştiğini dokunuşundaki hafiflikten
anladı. Susuyordu. Annesi yine öksürürse ağlamayacağına dair içinde kendine
sanki gezmeye gidersek şeker istemek yok diye tembihlenen çocuklar gibi
tembihliyordu. 9 yaşında kendine neler söylüyordu. Hiçbir zaman çocuk olduğu
hissetmedi. En basitinden bir oyuncağı bile olmadı. Annesi nefes alırken
sanki o nefesi veremeyecek gibi konuşmaya başladı. Annesinin yüzüne bakamıyor.
Eskimiş halının kirden boza çalmış halı saçaklarına bakıyordu. Oğlum sen iyi
bir insansın bir gün yalnız kalırsan da bu hiç değişmeyecek … diyerek sözcükler
boğazına kaçmışçasına cümleyi tamamlayamadan öksürmeye başladı. Basık tavan ve
loş odada yoğun bir nem ve küf kokuyordu. Tavandan damlayan yağmur taneleri
duvardan oradan da kurulu tenekeleri arasından içindeki kovanın gözüktüğü
sobanın döşeği altına geliyordu. Kahverengisi solmuş sarı muşambanın kenarları
dalga dalga kararmıştı. Altı ise küflü ve karaydı. Annesinin yattığı demir
karyolaya da oturamıyordu. Öncesinde 2 defa göçmüştü. Annesinin öksürüğünden
parçalar geliyordu. Kanlı öksürük nöbetleri yerini ciğerlerinden kopan
parçalara mı bırakmıştı. Annesinin ağzından çıkan son sözleri hatırlayıp, sitem dolu bir ağız dolusu sözcük ve küfür
savurdu havaya. Küfretmeyi sevmezdi ama son bir yıldır söylerken düşündüğü
anlamı olmayan küfürlerin, ağzından çıkışını takip edemeden ahşap zeminli
evlere doğru savuruyordu. Babası çok asabi bir adamdı. Sinirlerine hakim
olamadığı zamanlarda ettiği küfürler Kemal’i çok öfkelendirir, bağırmasına
eklenen küfürler canını acıtır, Yorganın altında içini çeke çeke ağlardı. Bir
gece gelip babasını götürmüşler bir daha da görmedi.